Hastanelerimiz

Bilgi:

Sağlık Bakanlığı Tarafından Yapılan Sağlıkta Kalite Değerlendirmesinde Son 6 Yıldır Mersin'de En Yüksek Puanı Almanın Grurunu Yaşıyoruz.

Detay

Özel Yenişehir Hastanesi

Kalp Damar Cerrahisi

Kalp ve damar hastalıkları genel olarak aşağıdaki başlıklar altında incelenebilir.

 Koroner kalp hastalıkları (Kalp damar tıkanıklığı, Kalp krizi)
 Kalp kapağı hastalıkları
 Doğumsal kalp hastalıkları
 Büyük damarlarda görülen anevrizma, yırtılma ve daralma

Koroner kalp hastalığı, en sık karşılaşılan kalp hastalığıdır. Kalbi besleyen koroner damarlardaki daralma ve tıkanmalarla kendini gösteren koroner kalp hastalıkları tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de ölüm nedenleri içinde ilk sırayı almaktadır. Son 25 yılda koroner kalp hastalıklarında görülen bu hızlı artışın başlıca nedenleri şunlardır:

Hızla artan sigara tüketimi (erkekler de %70, kadınlarda %40 oranında)

Giderek bozulan diyet alışkanlıklarımız (Kalbe faydalı Akdeniz diyeti yerine hayvansal yağ veya doymuş yağlardan zengin yemek çeşitlerinin tercih edilmesi) Hızlı kentleşmenin ve teknolojinin getirdiği fiziksel hareketsizlik ve ruhsal stres. Ülkemizde yaklaşık 1,5 milyon kalp hastası olduğu tahmin edilmektedir. Yılda yaklaşık 300 bin kişi kalp krizi geçirmekte ve bunların 100 bini ölümle sonuçlanmaktadır.

Kalp krizi ve koroner kalp hastalığı, çalışan kişileri hayatın en üretken çağında yakalamaktadır. Önceden çok fazla uyarı vermediği için kişinin kendisi, ailesi, işvereni veya iş verdiği kişiler tamamen hazırlıksız bir şekilde kalp krizinin kötü sonuçlarına katlanmak zorunda kalmaktadır. Her yıl yüzlerce iş günü kalp hastalıkları nedeni ile kaybedilmekte, ülkemizde emek ve bilgi üretkenliğine önemli bir darbe inmektedir.

Kalp krizi nedeni ile ‘ani ölüm’ şeklinde hayatını kaybeden kişiler bazen sadece kendi ailelerini değil, aynı zamanda bulundukları sosyo-ekonomik görev itibarı ile tüm ülkeyi de sarsabilirler.

Ülkemizde başlıca ölüm nedenleri:

  • Kalp ve Damar Hastalıkları %47
  • Bebek ve Çocuk Ölümleri %16
  • Kanserler %12
  • Solunum Sistemi Hastalıkları %5
  • İnfeksiyon Hastalıkları %5
  • Kaza (iş,Trafik, Terör) %4
  • Gastrohepatik (Mide, Karaciğer Hastalıkları) %4
  • Genitoüriner (Böbrek, Prostat Hastalıkları) %2

 

Kalp Krizinin Belirtileri Nelerdir?

Göğüs ağrısı ve nefes darlığı kalp krizinin en önemli belirtisidir. Aniden başlayan, göğsün ön duvarından boyna ve çeneye doğru yayılan, bazen omuz ve kolların iç kısmına vurabilen sıkışma/baskı hissi tarzındaki ağrılar kalp krizini düşündürmelidir. Bazı durumlarda( hastaların yaklaşık %30 unda) göğüs ağrısı olmadan da (özelikle şeker hastalarında ) kalp krizi geçirilebilir ( sessiz kalp krizi) . Bazen ani başlayan nefes darlığı, soğuk terleme ve kalp çarpıntısı olabilir. Bu şikâyetlerin kalp krizi olup olmadığı sorusu akla geldiği an, hemen en yakın bir hastane acil servisine başvurup, kalp elektrosu çektirerek, bu konuda uzman bir hekimle görüşmek hayati önem taşımaktadır. Kalp krizinin belirtileri kişiden kişiye değişkenlik gösterir ve bu belirtiler çok karmaşık olup, hastaları ve bazen son derece deneyimli hekimleri bile teşhis koymakta zorlayabilir.

Kalp Krizi Anında Neler Yapılabilir?

Kalp krizinin geçirilmekte olduğunun farkına varılmış ise ilk yapılacak şey hemen tam donanımlı bir ambulans ile mümkünse ‘Kalp Krizi Merkezi’ olan bir hastaneye süratle ulaşmaktır.

Ambulans beklenirken bir adet aspirin (160-300 mg dozunda ) alınmalıdır. Eğer kalp krizi hastada ‘ ani kalp durmasına’ yol açmış ise o zaman derhal suni solunum ve kalp masajı başlatılmalı ve derhal ambulans çağrılmalıdır.

Sık görülen bir hata olarak; kalp krizi geçiren kişiler ambulans dışında bir taşıt ile (taksi, özel oto gibi) hastaneye taşınır ki bu durum, son derece tehlikeli ve başkalarının hayatı için de riskli bir davranış şeklidir.

Kalp Krizi Geçirme Riskiniz Nedir?

(Kalp krizi Risk Analizi)

Aynı yaşta olsa bile her insanın kalp krizi geçirme riski, bir diğerine göre oldukça farklıdır. Bu risk düşük, orta, yüksek ve aşırı yüksek olarak derecelendirilebilir. Derecelendirme yapılırken ‘risk faktörleri’ adı verilen durumlar göz önünde tutulur.

Genel Risk Faktörleri

1. Yüksek Kolestrol
2. Yüksek Tansiyon
3. Diyabet (Şeker Hastalığı)
4. Sigara Kullanımı
5. Ailede Kalp Hastalığı Öyküsü
6. Hareketsiz Yaşam Biçimi
7. Yaş (35-40 ve üzeri)

Yeni Tanımlanan Risk Faktörleri

1. Homosistein (kan seviyesi)
2. Fibrinojen düzeyi
3. CRP (kan seviyesi)
4. Lipoprotein-a

Yukarıdaki ‘risk faktörleri’ aynı kişide ve aynı anda ne kadar çok sayıda bulunuyor ise o kişinin riski o kadar yüksektir. Bu faktörlerin hiçbiri olmadan da kişi kalp krizi geçirme tehlikesi altındadır. Ancak, bu oran çok düşüktür (Yıllık risk % 0.5-1). Buna karşılık 7 geleneksel risk faktörünün bir arada bulunması o kişideki yıllık kalp krizi ihtimalini ve ani kalp ölümü riskini yıllık %50’ye yaklaştırır.

RİSKİ YÜKSEK KİŞİLER NELER YAPABİLİR?

– Kan kolesterol seviyesinin ve özellikle ‘iyi kolesterol (HDL)’ ve ‘kötü koleterol (LDL)’ oranlarının en ideal seviyeye çekilmesi diyet ile sağlanamıyor ise ‘Statin’ türünden kolesterol düşürücü ilaç kullanımına başlanmalı ve düzenli kontrollerle sürekli kullanılmalıdır.

– Düzenli Aspirin kullanılmalıdır. (günde 80-300 mg)
– Tansiyon ve eğer varsa şeker hastalığının kontrolünün son derece düzenli şekilde yapılması gereklidir.
– Egzersiz olarak; haftada 5 gün ve her gün 45 dk. (5 km) olmak üzere yürüyüş yapılmalıdır.
– ‘Gizli Kalp Hastalığı’ şüphesi olan kişilerde veya kalp hastalığı şüphesi uyandıran şikayetleri bulunan kişilerde efor testi (stres testi) yapılmalıdır.
– Diyet olarak, yağ ve kalori miktarı azaltılmış sebze-meyve ağırlıklı beslenme ömür boyu sürecek şekilde benimsenmelidir.
– Sigara içimi tamamen ortadan kaldırılmalıdır.

 

Tanı nasıl konulur?

Koroner damar hastalığında asıl önemli olan, koroner damarlardaki darlıkların infarktüse yol açmadan tedavi edilmesidir. Bu da öncelikle koroner damarların durumunun görülmesi ile olur. Bu amaç için kullanılan farklı yöntemler olmakla birlikte (efor testi, miyokart sintigrafisi vs), damar hastalığı olduğundan şüphe edilen hastalarda halen altın standart olarak kabul edilen en güzel tanı yöntemi; koroner anjiyografidir. Koroner anjiyografide, kalp damarları gözle görünür hale getirilip filmi çekilir.

 

KALP DAMAR HASTALIKLARINDA TEDAVİ

Koroner damarlarda önemli darlık ve/veya tıkanıklık görüldüğünde, eğer uygunsa, aynı seansta veya daha sonra balon anjiyoplasti yapılabilir. Balon anjiyoplastide, damar içindeki dar olan bölgede, özel olarak yapılmış balon, kısa süreli olarak şişirilerek darlık genişletilir. Balon, aynı damarda birden fazla darlığa veya birden fazla damardaki darlıklara aynı seansta veya farklı seanslarda yapılabilir. Gerekli durumlarda balona ek olarak o bölgeye, yine balon yardımıyla stent (kafes) konur.

Balon anjiyoplastiye uygun olmayan durumlarda, bypass cerrahisi veya ilaç tedavisi önerilebilir.

Bypass cerrahisinde ise damardaki darlık bölgesinin öncesi ile sonrası arasına köprü görevi gören bir damar konulur. Bu konulan damar, hastanın kendisinin bacak toplardamarı veya göğüsten alınan bir atardamar olabilir. Böylece kan, bu köprü yardımıyla, dar veya tıkalı olan bölgenin ilerisine geçebilir.

Ne yazık ki, gerek koroner arter hastalığı tedavisinde kullanılan ilaçlar, gerekse balon ve bypass, damar hastalığını ortadan kaldırmamaktadır. Dolayısı ile koroner damarın aynı bölgesinde veya farklı bölgelerinde yeni darlıklar ortaya çıkabilir veya hafif olan darlıklar daha da ilerleyerek ciddi darlık haline gelip, probleme yol açabilir. Bundan dolayı hastaların risk faktörlerini uzaklaştırması, ilaçlarını düzenli kullanması, problemlerin erken saptanması açısından doktorunun önerdiği zamanlarda ve bunun dışında şikâyeti olduğu her zaman, kontrollere gelmesi çok önemlidir.

Koroner Bypass

Koroner arter by-pass cerrahisi nedir?

Koroner arter by-pass cerrahisi bir açık kalp ameliyatı olup, bu ameliyatta vücudun başka bir bölgesinden alınan damarlar (venler veya arterler) yeteri kadar kan almayan koroner arterlere kan akımını sağlamak için kullanılır. Ameliyatta kullanılan arterler veya venler, bulundukları bölgelerden kolaylıkla serbestleştirilebilen ve çıkarıldıkları vücut bölgesinde kan akımını bozmayan damarlardır.

Kullanılan arterler; greftlere tipik örnek olarak, göğüs duvarının iç kısmında aşağıya doğru seyreden göğüs damarı (mammaria interna); venlere örnek olarak ise, bacak iç kısmında ayak bileğinden kasığa kadar derinin hemen altında seyreden safen venidir. Bazen gerekli durumlarda bacak arkasından veya koldan da venöz greftler hazırlanabilir. Yine arteryel greft olarak ön koldan radial arter, karın içinden mide arteri de greft amacıyla kullanılabilir.

Ameliyat sırasında arteryel ve venöz greftler kalbin yüzeyinde seyreden koroner damarlara direkt olarak birleştirilir. Böylece greftler köprü vazifesi görüp darlığın ilerisine kan akımı sağlarlar.

Koroner arter by-pass ameliyatları genelde, kalp akciğer makinesi kullanılarak gerçekleştirilir. Bu makine kanı oksijenlendirir ve vücuda belirli bir basınçta kan akımı sağlayarak kalbi durdurmayı mümkün kılar. Böylece koroner damarlara by-pass ameliyatı gerçekleştirilir.

Koroner arter by-pass cerrahisi ne sağlar?

Koroner arter by-pass cerrahisi kalp kasına gelen azalmış olan kan akımını arttırır. Bu fazla miktarda gelen kan akımı göğüs ağrısını (angina) ortadan kaldırır. Ayrıca yorgunluk ve çok ilaç kullanımını azaltır, hastaların kendilerini daha iyi hissetmelerini sağlar. Böylece hastaların hayat kalitesi artmış olur. Ağır koroner arter hastalığı olan kişilerde by-pass cerrahisi hastanın yaşamını uzatır.

Minimal İnvaziv Cerrahi (Küçük Kesi Ameliyatı - Kapalı Bypass)

Bilindiği üzere, bypass ameliyatları klasik olarak göğüs aorta hattındaki iman tahtası diye bilinen kemiğinin boyuna kesilerek açılmasıyla yapılan ameliyatlardır. Ameliyat bitiminde iman tahtası çelik tellerle dikilerek kapatılır ve yaklaşık 2-2,5 aylık bir kemik kaynama sürecinin geçmesi beklenir. Bu süre boyunca hastanın kesinlikle yan yatmaması, eğilmemesi, bir şey kaldırmaması ve taşımaması, oturup kalkarken birisinin yardımıyla bunu yapması, araç kullanmaması gibi şeylere dikkat etmesi hayati önem taşımaktadır. Çünkü bu dönemde yapacağı ters bir hareket ile göğüs kemiğinde oynama, yeniden ameliyatı gerektirebilmekte ve kalp ameliyatından daha yüksek bir riskle karşı karşıya kalmamızı sağlamaktadır. Ayrıca kemik kesisine ve bu kesisinin büyük olmasına bağlı olarak enfeksiyon riski de bu hastalarda daha yüksektir. Tüm bunlar hem hastada hem de hasta yakınlarında ameliyat sonrası psikolojik, sağlık, sosyal ve ekonomik sorunlara neden olmaktadır.

Teknolojinin ve tecrübenin gelişmesiyle artık bypass ameliyatları da kapalı yöntemle yapılabilmektedir. İman tahtası açılmadan, meme hizasından yaklaşık 8 cmlik bir enine kesiyle yapılan minimal invaziv koroner bypass (kapalı bypass, küçük kesi ile bypass) ameliyatları, özellikle hastalara sunduğu konfor açısından son yıllarda ön plana çıkmaktadır. Hasta için en önemli avantajı, kemik kesisi olmadığı için yaklaşık 10 gün içerisinde normal hayatına dönebilmesidir. Açık bypass ameliyatındaki gibi yorucu ve yıpratıcı bir süreç yaşanmadığı gibi; enfeksiyon riskinin düşük olması da iyileşme sürecini kolaylaştıran bir diğer etkendir. Hastanın taburcu olduktan sonra kimseye ihtiyaç duymadan hayatına devam edebiliyor olması, araç kullanıp işine başlayabilmesi gibi durumlar fizyolojik iyileşmenin yanı sıra sosyal ve psikolojik olarak da hastayı olumlu etkilemektedir.

Yeni olan bu teknikle alakalı hastalarımızın kafasında birçok soru işareti olması da doğal tabii ki. En çok karşılaştığımız sorulardan bir tanesi: bu ameliyat bana yapılabilir mi? Açık kalp ameliyatına uygun olan hastaların neredeyse tümüne bu teknikle de ameliyat yapılabilmektedir. Ancak ameliyat öncesi değerlendirilmesi gereken birkaç önemli nokta tabii ki var. Bunlardan birincisi bacak damarlarında tıkanıklık olup olmadığı. Bir diğeri kalpten çıkan aort damarında aşırı derecede kireçlenme olup olmadığı. Bunlar ameliyat öncesi yapılacak olan doppler ve tomografiler ile değerlendirilmekte ve sonuçlara göre ameliyat stratejisi belirlenmektedir. Sık karşılaştığımız bir diğer soru ise tüm damarlara bypass yapılıp yapılamadığı. İman tahtası açılarak yapılan klasik bypass ameliyatlarında ulaşılabilen, bypass yapılan tüm koroner damarlara bu yöntemle de ulaşmak mümkün. Beş damarına kapalı bypass yaptığımız pek çok hastamız var.

Bu arada yanlış bilinen terminolojik bir hatayı belirtmekte fayda var. Açık kalp ameliyatı demek aslında iman tahtası açılarak yapılan ameliyat demek değildir. Biz kalp damar cerrahları genellikle kalp ameliyatı yaparken kalbi ve akciğeri, kalp-akciğer pompası dediğimiz bir cihaz vasıtasıyla durdurarak ameliyatlarımızı gerçekleştiririz. İşte kalbi ve akciğeri durdurduğumuz bu ameliyatlar açık kalp ameliyatı olarak adlandırılır. Küçük kesi ile yaptığımız minimal invaziv koroner bypass ameliyatlarında da aynı şekilde kalbi ve akciğeri çoğu zaman durdurarak bu ameliyatı gerçekleştirdiğimiz için; bu ameliyatlara kapalı bypass ameliyatı demek aslında pek de doğru değil. Ancak bu terimleri bu şekilde kullanmak daha çok kafa karışıklığına sebep olacağından ve/veya diğer cerrahi branşlarda küçük kesi ile yapılan ameliyatlara kapalı ameliyat denmesinden olsa gerek, minimal invaziv koroner bypasslar da kapalı bypass adıyla anılır olmuştur.

Biz de kliniğimizde yaklaşık 2 yıldır tüm koroner bypass ameliyatlarımızı rutin olarak kapalı yöntemle yapmaktayız. Özellikle açık ameliyatın riskli olduğu kilolu hastalarda, yaşlı hastalarda, akciğer problemi olan hastalarda, kozmetik kaygısı olan hastalarda geri dönüşlerin çok olumlu olduğunu görmekteyiz.

 

Kapak Ameliyatları

Kalp kapakları ile ilgili ameliyatlar kapağın tamiri veya kapağın değiştirilmesi şeklinde ikiye ayrılabilir. Kalp kapağındaki rahatsızlık ilerlememiş olan ve doktora erken dönemde başvurmuş hastalarda kapağın tamir şansı daha yüksektir. Aksi takdirde kapağın yeni bir kapakla değiştirilmesi en uygun seçenektir. Bu konuda doktorunuz size ayrıntılı bir şekilde açıklamada bulunur ve yol gösterir.

Kapakların değişmesi gerekliliği halinde kullanılan iki tür kapak vardır: Biyolojik kapak ve mekanik kapak. Biyolojik kapakların en büyük avantajı, kan sulandırıcı ilaç kullanılması gerektirmeyişleridir. Buna karşılık ortalama ömürleri 7-10 sene arasında sınırlıdır. Mekanik kapaklar ise çok uzun ömürlüdürler. Ancak metalden yapılmış olduklarından dolayı, üzerlerinde pıhtı oluşmasını engelleyebilmek için hastanın hayatı boyunca kan sulandırıcı ilaç kullanması zorunludur.

Sizin için en uygun olan kapağı seçmeden önce birçok etken göz önünde bulundurulmalıdır: Bunların başında yaşınız, kapak hastalığınızın cinsi, kan sulandırıcı ilaçları hayat boyu kullanıp kullanamayacağınız, çocuk sahibi olup olmamak gibi istekleriniz sıralanabilir.

 

Aritmi Cerrahisi/Atriyal Fibrilasyon

Atriyal Fibrilasyonun (AF) ameliyatla tedavisi iki grupta incelenebilir. Birinci grup hasta; AF’a yol açan, cerrahi tedavi gerektiren, başka bir hastalığı olan hastalar. Bu grup hastalara mevcut sorununa yönelik kalp ameliyatı ile birlikte (koroner by-pass cerrahisi, kalp kapak hastalıklarına yönelik cerrahi) AF’u tedavi amaçlı “Ablasyon” cerrahisi uygulanabilir. Bu tip operasyonarın sinüs ritmine döndürmede başarı oranı 2 yıl için yaklaşık %85 civarındadır.

İkinci grup hasta; başka bir kalp hastalığı olmaksızın yalnızca AF’u olan hastalardır. Bu grup hastalarda sinüs ritminin temini ve AF’un tedavisi amacıyla daha küçük cerrahi kesilerle (minimal invazif yöntemlerle) “Ablasyon” cerrahisi uygulanabilir. Kliniğimizde bu hastalara, dünyada sayılı merkezlerde gerçekleştirilen, sağ ve sol göğüs altından yaklaşık 3’er santimetrelik cerrahi kesilerle bu tip ritm ameliyatları gerçekleştirilebilmektedir.

Sonuçta Atriyal Fibrilasyon çeşitli kalp hastalıklarıyla birlikte olan bazen de tek başına seyreden hayat kalitesini bozan, hayati komplikasyonları olan bir ritim bozukluğudur. İlaçlarla ve anjiografik tedavileri olabildiği gibi tedavi başarı oranları çok yüksek değildir. Atriyal Fibrilasyon, çeşitli kalp hastalıklarıyla beraber olsun tek başına olsun, cerrahi tedavisi mümkün bir hastalıktır. Bu tip kalp operasyonları hastanemizde beş yıldır başarıyla sürdürülmektedir.

 

Op.Dr. Özerdem ÖZÇALIŞKAN

09.11.2023

Sosyal Medya :

Online Hızlı İşlemler

Online işlemler bölümünden kolay ve hızlı şekilde randevu alabilir,
tahlil sonuçlarınıza erişebilirsiniz.

Erdemli Yenişehir Hastanesi Bizi Arayın Online Laboratuvar Online Randevu